henüz

yüzümüzde henüz çekilmiş bir fotoğrafın aydınlığı var; henüz birbirimize dokunmamış, henüz birbirimizi terketmemişiz. *

özlemek

bazen öyle özlenir ki; özlenen bilse yokluğundan utanır.*

yara

katlanan, insanın birbirine yapışan yaralarından bir yuva inşa etmektir aşk.

dalga

hani kuma yazı yazarsın da dalga siler ya; silmez merak etme, sadece başka kıyılara götürür.

yağmur

sen yoksun, boşuna yağıyor yağmur; birlikte ıslanmayacağız ki...

aşı

uzun tenefüste gri okul bahçesindeki siyah beyaz koşuşturmanın tam ortasındayım ve sen aşılı kolumsun.*

kir

bazı insanları lağıma atsan, lağım kirlenir.

benzemek

terkedilen insanlar gülünce birbirine benzerler.*

sohbet

yalnız kaldığımız anlarda, dünyayla sohbet ederken en çok kimi anlatıyorsak dünyaya, o kişiye aşığız demektir.*

huzur

yalnızken çok huzurluyum; beni buna alıştıranlar utansın!

dokunmak

bazıları dokununca acır, bazıları dokununca kanar ve biz hep böylelerini severiz; dokununca onaranlara aşık olunmaz, onlara kardeş denir.

kopmak

kopamadığın insanın yarımadası olurmuşsun.*

kan

kanayan yaralarına kan dursun diye başka bedenler basarsan, sadece mikrop kaparsın.*

beraber

canının yandığını bilmek canımı yaksa da, olsun yansın; şu dünyada beraber yaptığımız bir şeyler kalsın.*

dua

hayatınıza avuç içlerinizi öpen en az bir kişi girdiyse eğer, bu gece ona dua edin...

yol

yola çıkmalı; durup eşyayı dinlemekten iyidir yola çıkmak.*

bahçe

bugün bahçende beni sular mısın; ben kıpırtısız sen eylemde.

unutmak

hep görüp de unuttuğum yüzünü öldürüyorum her gece.

yolculuk

kendi yerini yerleşiklikte bulamayan kişi, onu yolculukta arar.*

aşk

Belki de aşk borçlu kalmaktır her şeye; dolunaydan sonra çocukların koltuk altlarındaki çizgili demirlere...*

yıldız

bir sürü kayan yıldız gör ama müziği daha iyi bir gece için parmaklarında tut.*

teyid

seni sana tarif et, ben oralarda teyid ediyor olurum.